bugün
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat8
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı15
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- sözlük kızlarının saç rengi17
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj13
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak12
- bir türlü ısınmayan ayaklar9
- budweiser11
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek37
- en yaşlı özelliğiniz26
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek20
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks22
- insanlar melek mi şeytan mı10
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum19
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız15
- hemşire kızlar nasıl oluyor27
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz21
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi22
- iğrenç bir his tarif et25
- icardi190520
- düşün ki o bunu okuyor8
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi19
- içip içip entry girmek8
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- suriyeliler suriye'ye dönsün8
- fake hesabım için nick önerileri9
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı9
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
entry'ler (205)
belki de gördüğüm en iyi ağız ve diş sağlığı polikliniğidir.
hekimler ustalıklı, çalışanlar yardımseverdir.
fiyat konusunda ellerinden gelen indirimi yaparlar.
dolgu mu yaptırdınız, dişinizi mi çektirdiniz anlamazsınız; öyle hafiftir elleri.
ankara'da ikamet edenlere tavsiye ederim.
http://www.med-dis.net/tur_index.html
hekimler ustalıklı, çalışanlar yardımseverdir.
fiyat konusunda ellerinden gelen indirimi yaparlar.
dolgu mu yaptırdınız, dişinizi mi çektirdiniz anlamazsınız; öyle hafiftir elleri.
ankara'da ikamet edenlere tavsiye ederim.
http://www.med-dis.net/tur_index.html
valikonağı caddesi, şişli/istanbul adresinde bulunan ağız ve diş sağlığı polikliniğidir.
fiyatlar kallavi ama doktorlar 10 numara.
http://www.klinik212.com.tr/
fiyatlar kallavi ama doktorlar 10 numara.
http://www.klinik212.com.tr/
bu kadar güzel bir love foolosophy versiyonu dinleyebileceğimi tahmin edemediğim konser.
ben hep bunu beklemişim; kalabalığın içinde i don't want the world i want you diye haykırmakmış isteğim!
sırf bunun için bile değdi dedirtti.
ben hep bunu beklemişim; kalabalığın içinde i don't want the world i want you diye haykırmakmış isteğim!
sırf bunun için bile değdi dedirtti.
bir ilişkiyi kadın başlatır ve kadın bitirir. fakat bitiren, her zaman başlatan kadın olmayabilir.
"Senin dörtte üçün kibir, geri kalanın da bok!"
chp 2011 milletvekili listelerinde adını göremeyişimle beni yıkmıştır.
oysa sınıftaki heyecanlı ve insanlara gaz veren halinden seçim meydanlarında kitleleri etkileyebileceğini düşünmüştüm.
yazık oldu.
oysa sınıftaki heyecanlı ve insanlara gaz veren halinden seçim meydanlarında kitleleri etkileyebileceğini düşünmüştüm.
yazık oldu.
melis danişmend'den bir "tüyler diken diken" şarkısı.
modayla ilgili aylar öncesinden bilgi alamazsınız.
alabileceğiniz tek bilgi sizin de mangonun sitesine baktığınızda görebileceğiniz yeni sezon ürünleridir.
yani kendiniz zaten bütün koleksiyona bakabiliyorken neden blog sahibinin zevkine göre seçtiği 3-5 parçayla sınırlı kalasınız.
bir trendsetter durumu yok malesef, yalnızca popüler olanı takip eden mağazaları takip eden bir blog var.
ha bir de başka bloglardan kopyala yapıştır durumları söz konusu. "plagiarism" had safhada. en çok da burdan: http://www.whowhatwear.com/
avantajı her gün yeni yazılar ekleniyor olması.
gözümüze soktuğu imla hatalarından hiç bahsetmiyorum.
alabileceğiniz tek bilgi sizin de mangonun sitesine baktığınızda görebileceğiniz yeni sezon ürünleridir.
yani kendiniz zaten bütün koleksiyona bakabiliyorken neden blog sahibinin zevkine göre seçtiği 3-5 parçayla sınırlı kalasınız.
bir trendsetter durumu yok malesef, yalnızca popüler olanı takip eden mağazaları takip eden bir blog var.
ha bir de başka bloglardan kopyala yapıştır durumları söz konusu. "plagiarism" had safhada. en çok da burdan: http://www.whowhatwear.com/
avantajı her gün yeni yazılar ekleniyor olması.
gözümüze soktuğu imla hatalarından hiç bahsetmiyorum.
jeux d enfants ile kesişmesini sağlayan şey yalnızca kızın elindeki metal kutudur. evet, klişeler var, hatta filmin sonu belki de klişenin dibine vurmak ama biraz gülümsetmesi, çokça da ağlatmasıyla kolay izlenir ve sıcak bir film. yüksek beklentilerle gitmek bu filme haksızlık olur.
çok güzel bir ankara var filmde. muhteşem kareler. çoğu "ankara böyle güzel mi?" dedi filmden çıkınca, biraz burun kıvırarak. ama evet, ankara'da güzel yaşamayı bilirsen işte böyle güzel. tabi sen hiç kuğulu parka gitmediysen, ankara'nın sıcak yazı iliklerine işlemediyse bilemem.
kızın koşarak sevgilisinin arabasından uzaklaşmasından önce bir süre arabayla turladılar. montaj ne çılgın bir şey o zaman anladım. bir bakıyorsun, rumeli caddesi sonra hoop teşvikiye caddesi. sokaklar, sıralar, yerler inanılmaz karışmış.
filmde bana "batan" bir nokta var. filmin çılgın bir mehmet turgut "reklam"ı olması. adamın babasından tut stüdyosuna, fotoğraflarına, ne bileyim, suretine, dergisine, her şeyine, gözümüze soka soka reklamını yaptılar. üstelik sponsorlarda da adı yazmıyor. bedavaya bu kadar reklama pes dedirtiyor!
mehmet turgut'un bu kadar içine girdiği filmde, karanlıkta yapılması gereken (fotoğraf) film banyosunun kırmızı ışıkta yapılması da şaşkınlık vermiyor değil.
seyirliktir. gidin, izleyin, çok düşünmeyin.
çok güzel bir ankara var filmde. muhteşem kareler. çoğu "ankara böyle güzel mi?" dedi filmden çıkınca, biraz burun kıvırarak. ama evet, ankara'da güzel yaşamayı bilirsen işte böyle güzel. tabi sen hiç kuğulu parka gitmediysen, ankara'nın sıcak yazı iliklerine işlemediyse bilemem.
kızın koşarak sevgilisinin arabasından uzaklaşmasından önce bir süre arabayla turladılar. montaj ne çılgın bir şey o zaman anladım. bir bakıyorsun, rumeli caddesi sonra hoop teşvikiye caddesi. sokaklar, sıralar, yerler inanılmaz karışmış.
filmde bana "batan" bir nokta var. filmin çılgın bir mehmet turgut "reklam"ı olması. adamın babasından tut stüdyosuna, fotoğraflarına, ne bileyim, suretine, dergisine, her şeyine, gözümüze soka soka reklamını yaptılar. üstelik sponsorlarda da adı yazmıyor. bedavaya bu kadar reklama pes dedirtiyor!
mehmet turgut'un bu kadar içine girdiği filmde, karanlıkta yapılması gereken (fotoğraf) film banyosunun kırmızı ışıkta yapılması da şaşkınlık vermiyor değil.
seyirliktir. gidin, izleyin, çok düşünmeyin.
2007 yılında Lauryn Hill, Alicia Keys, Norah Jones gibi önemli sanatçıları geride bırakarak 5 Grammy ödülü kazandırmıştır amy winehouse'a.
albüm rehab, You Know I'm No Good, Just Friends, Love Is a Losing Game, Tears Dry on Their Own ve back to black gibi hitler barındırır bünyesinde.
albümle aynı adı taşıyan parça ise hem sözleri hem de klibi ile içini acıtır insanın. bir de sonundaki "r.i.p. the heart of amy winehouse" yazısıyla hüzünlü havayı daha bir pekiştirir.
albüm rehab, You Know I'm No Good, Just Friends, Love Is a Losing Game, Tears Dry on Their Own ve back to black gibi hitler barındırır bünyesinde.
albümle aynı adı taşıyan parça ise hem sözleri hem de klibi ile içini acıtır insanın. bir de sonundaki "r.i.p. the heart of amy winehouse" yazısıyla hüzünlü havayı daha bir pekiştirir.
bir amy winehouse albümü olan 2006 tarihli back to black'in 2 numaralı parçasıdır. jazz ve rhythm and blues esintili bu parça 2007 yılında listelerde 2 numaraya kadar yükselmişti.
Ses mükemmel, piyano şahane!
Ve bizim de asfaltlardan deniz kenarlarına çıplak ayak gidesimizi getiren bir klip.
Ve bizim de asfaltlardan deniz kenarlarına çıplak ayak gidesimizi getiren bir klip.
fena halde yeşil kiraz esintileri taşıyan dizi. annesi "adı batasıca kız" diye seslenmeyince hayal kırıklığına uğradım biraz, hem zaman da değişti; büyük tarabya oteli beklerken cep telefonları girdi devreye ya neyse.
bugünkü özet ve yayınlanan bölümden bir şey dikkatimi çekti: esas oğlan kızı eve cuma gecesi bıraktı, kız cumartesi sabahı okula gitmeye kalktı.
kimse cumartesi okula gitmez. yeme bizi feriha yeme!
Haa, bir de 3.000 liralık balenciaga çantayı bırak kapıcı kızına vermeyi, kimse kardeşine vermez.
bugünkü özet ve yayınlanan bölümden bir şey dikkatimi çekti: esas oğlan kızı eve cuma gecesi bıraktı, kız cumartesi sabahı okula gitmeye kalktı.
kimse cumartesi okula gitmez. yeme bizi feriha yeme!
Haa, bir de 3.000 liralık balenciaga çantayı bırak kapıcı kızına vermeyi, kimse kardeşine vermez.
güç elde ediliyor ki nadir dediğim söz.
nadir: (na:dir) 1. Seyrek, az bulunur. (bkz: http://tdkterim.gov.tr/bts/)
nadir: (na:dir) 1. Seyrek, az bulunur. (bkz: http://tdkterim.gov.tr/bts/)
harun karakterinin "bu sevda kalbime bir 'gece kondu' " sözüyle ankaragücü taraftarına gönderme yaptığı dizidir.
"bir daha o kadına dokunursan taşaklarını eline veririm" diyen bir adam bu.
ihsan'a yazık olmuştur. işte burda da ülkemizin genel halini gördük; demek ki neymiş birilerinin kuyusunu kazmadan bileğinin hakkıyla bir şey olunmuyormuş, alın terinin değeri yokmuş!
irem çiçek'e helal olsun dedim programı izlerken. ne kışkırtmalarına geldi cüneyt özdemirin ne de ajitasyonlarına.
sonra "atatürkçüyüm" diyen ramiz paşama "Sizin kafa yapınız 2010 Türkiye'sine uygun değil" dedi. Neyse o kafa yapısı?
fazıl say'ı sıkıştırmak, sinirlendirmek, açığını yakalamk için elinden geleni yaptı; planlar tutmadı, fazıl say cevabını verdi. müjdat gezen desen, zaten kendisi yeterince güzel konuşmuştur.
'evet' oyu vereceğini öğrendiği konuklarına en güleç yüzünü gösterdi, alkışladı, hiç sıkıştırmadı, soru bile sormadı.
peki nerde bu adamın gazeteciliği, tarafsızlığı. pardon bu adam bir dönemin ses getiren belgesellerine imza atan soner yalçınla birlikte parlamamış mıydı? şimdi nasıl prim yapıyor dersiniz? en sevimli suratıyla tayyipin korumalığına soyunuyor, yalakalık yapıyor, ödülleri kapıyor. Satılmış medya hızla ilerliyor.
sonra "atatürkçüyüm" diyen ramiz paşama "Sizin kafa yapınız 2010 Türkiye'sine uygun değil" dedi. Neyse o kafa yapısı?
fazıl say'ı sıkıştırmak, sinirlendirmek, açığını yakalamk için elinden geleni yaptı; planlar tutmadı, fazıl say cevabını verdi. müjdat gezen desen, zaten kendisi yeterince güzel konuşmuştur.
'evet' oyu vereceğini öğrendiği konuklarına en güleç yüzünü gösterdi, alkışladı, hiç sıkıştırmadı, soru bile sormadı.
peki nerde bu adamın gazeteciliği, tarafsızlığı. pardon bu adam bir dönemin ses getiren belgesellerine imza atan soner yalçınla birlikte parlamamış mıydı? şimdi nasıl prim yapıyor dersiniz? en sevimli suratıyla tayyipin korumalığına soyunuyor, yalakalık yapıyor, ödülleri kapıyor. Satılmış medya hızla ilerliyor.